Altın Yaldızlı Kutu

  Adam 3 yaşındaki kızını, pahalı bir hediyelik kaplama kağıdını ziyan ettiği için azarlamıştı.Küçük kız, koskoca bir paket altın yaldızlı kağıdı bir kutuyu eğri büğrü sarmak için kullanmıştı…

Bayram sabahı küçük kız paketi getirip ‘Bu senin babacığım’ dediğinde üzüldü, acaba gereğinden fazla mı tepki göstermişti kızına… Bir gece önce yaptığından utandı…

Ne var ki paketi açınca yeniden öfkelendi. Kutunun içi boştu… Kızına gene bağırdı:
– Birisine bir hediye verdiğinde, kutunun içinde bir şey olması lazım. Bunu da mı bilmiyorsun?!

Küçük kız gözlerinde yaşlarla babasına baktı:
– O kutu boş değil ki baba, dedi. ‘İçini öpücüklerimle doldurmuştum’

Adam öyle fena oldu ki… Koştu… Kızına sarıldı… Beraberce ağladılar.

Adam o altın kutuyu ömrünün sonuna kadar yatağının baş ucunda sakladı. Ne zaman keyfi kaçsa, ne zaman morali bozulsa, ne zaman kendini kötü hissetse, kutuya koşar, içinden minik kızının sevgi ile doldurduğu hayali öpücüklerinden birini çıkarırdı.
Alıntı:dogruebru.sitemynet

 

 

 

Bana bir bilet verir misiniz?

Bana bir bilet verir misiniz? J
-Nereye?
-Yeni bir hayata.
-Orası neresi ya?
-Yeni bir hayat,yeni insanlar…
-Yok kardeş! Ankara istersen var.
-Yeni umutlar, yeni aşklar…
-İstanbul verim.
-Yeni bir ben…
-İzmir verim.
-Her yere gittim. Dünyada gezmediğim yer kalmadı.
-Zonguldak verim.
-Tatmadığım zevk kalmadı.
-Nereye gidecen birader sen ya?
-Yeni bir hayata dedim ya.
-Kafa mı buluyon sen benimle?
-Niye öyle düşünüyorsun? Çok mu abes istediğim şey?
-Şimdi sen bilet alıyon mu,almıyon mu?
-Alıyorum. Ama yeni bir hayata… Yalnız gidiş kes. Tek kişilik olsun.
-Allah Allah! Manyak mısın sen ya?
-Niye öyle düşünüyorsun? Çok mu manyakça istediğim şey?
-Yürü lan şurdan! Dükkânın önünü kapama! 

 

 

 

-Sen bilet satmıyor musun arkadaş? Ben de bilet istiyorum.
-Satmıyom lan! Var mı itirazın?
-Niye satmıyorsun? Parasıyla değil mi?
-Şimdi sen Gaziantepe’e gidiyon mu, gitmiyon mu?

-Ne işim var Gaziantep’te? Ben yeni bir hayata gitmek istiyorum.
-Bela mısın sen benim başıma be?
-Müşteriyim.
-İstemiyom kardeşim ben müşteri! Yer yok, bilet yok. Def ol!
-Vardır; hele bir bak! Arka koltuklardan da olsa fark etmez. Yeter ki yeni bir hayata gideyim.
-Git ulan! Nereye gidersen git! Yeter ki gözümün önünden git!
-Bilet ver,gideyim. Ama yeni bir hayata olsun.
-Sus ulan!
-Sıkma boğazımı! Bilet ver! Yeni bir…
-Sus! Öldürürüm!
-Agh! Bilet… Yeni bir ben, yeni insanlar…
-Sus!
-Yeni…. Ighhh!
-Hah! Geberdin işte. Al sana yeni bir hayat!
J

KEYİFLE VE DUYGULANARAK OKUYACAKSINIZ…

 KEYİFLE VE DUYGULANARAK OKUYACAKSINIZ…

Gazi, çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladı. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.

-Merhaba nine. Kadın Ata’nın yüzüne bakarak hafif bir sesle; -Merhaba dedi. -Nereden gelip nereye gidiyorsun? -Kadın şöyle bir duralayıp, -Neden sordun ki, dedi. Buraların saabısı mısın? Yoksa bekçisi mi? Paşa gülümsedi. -Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin? Kadın başını salladı. -Tabii söyleyeceğim, ben Sincan’ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği, kavruk köylerinden birindeyim. Bizim muhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara’ya geldim. -Muhtar niçin Ankara’ya gönderdi seni? -Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da… Benim iki oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.. –Senin Gazi Paşa’dan başka bir isteğin var mı? Kadını birden yüzü sertleşti. Bizi düşmanın elinden kurtardı.Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan?Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı bulacağım yeri deyiver. Atatürk’ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek, -Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır… Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu. Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor, anacığım dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk’ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul  gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü atanın ellerini.  Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk’e uzattı; -Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm. Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi. Sonra birlikte köşke kadar gittik.

Oradakilere şu emriverdi;

‘Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun. "ORTADA DOLAŞAN SAÇMA SAPAN MAİLLERİ 10 KİŞİYE YOLLAMAK YERİNE, BU TÜR YAZILARI HERKESE YOLLARSAK BELKİ ATAMIZIN DEĞERİ DAHA ÇOK ANLAŞILIR.

BELKİ BAZILARI DA VATANDAŞLA NASIL KONUŞULACAĞINI DAHA İYİ ANLAR."

 

MERHABA..:)

MERHABA

 

Hiç düşündünüz mü yada bilen var mı içinizde "merhaba" ne anlama geliyor diye?…

Çok ilginç bir o kadar da hoş ve sıcak bir anlamı varmış meğer…

"merhaba"aslında arapça kökenli olup "benden size zarar gelmez" anlamına geliyormuş…

Çok hoş değil mi?

Bunu öğrendikten sonra karşımdaki insana merhaba demek daha bir anlamlı…

Şu an bu mesajı okuyan herkese benden  MERHABA… 

Alıntı: İsmail Hakkı İnan

OKUMAK ÜSTÜNE GÜZEL BİR SÖZ;)

 
 
 
 
 
Yalanlamak ve reddetmek için okuma!
İnanmak ve her şeyi kabullenmek için de okuma!
Konuşmak ve nutuk çekmek için de okuma!
Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!
Francis Bacon
Alıntı:corcianaz.blog

1 NİSAN TARİHİ

 
 

 

1 NisanınTarihçesi;
15.yüzyılın sonlarında, Haçlı ordusu Endülüs Müslümanlarının son kalesini
kuşatır.Uzun süren bir kuşatma olmasına rağmen,kış aylarının daetkisiyle,kale korunabilmektedir. Durumun zorluğunu anlayan Haçlı ordusunun komutanı değişik taktikler düşünmektedir.
En sonunda 31 Mart gecesi Kalenin önüne giderek bir elinde
Kur'an bir elinde İncil 'Şu iki kitap üzerine yemin ederim ki,teslim
olursanız bu akşam size bir şey yapmayacağım' der. Gerekli
görüşmelerden sonra canlarının
kurtarılması karşılığında Müslümanlar kaleyi teslim ederler.
Ertesi sabah, yani 1 Nisan sabahı, Haçlı ordusu komutanı bütün
Müslümanların
öldürülmesi için emir verir. Bunun üzerine Müslümanlar 'Yemin etmiştiniz,
bize söz vermiştiniz' dediklerinde Haçlı ordusu komutanı 'Benim sözüm size
dün akşam içdi, bugün için size bir sözüm yoktur' diye cevap verir ve
bütün Müslümanlar orada Şehit edilir.
İşte o gün bugündür 1 Nisan hristiyanlar arasında 'Hile Günü' olarak
kutlanmaktadır.
Maalesef hıristiyanları taklit etmeyi modernleşme sananlar arasında da yaygınlaşmış, katliam günü olan1 Nisan'lar, bir şakagünü olarak kutlanmaktadır.
 

                                                              

Yıkın Heykellelerimi;

Yıkın Heykellelerimi

Ben, Mustafa Kemal’im…Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,

Hala en hakiki mürşit, değilse ilim, Kurusun damağım, dilim,

Özür dilerim…Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Özgürlük hala, En yüce değer değilse eğer…

Prangalı kalsın diyorsanız köleler…Unutun tüm dediklerimi.

Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Yoksa, çağdaş medeniyetin bir anlamı, Ortaçağa taşımak istiyorsanız zamanı,

Baş tacı edebiliyorsanız Sanatın içine tüküren adamı…

Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın. Anlamı kalmadıysa

Yurtta sulh, dünyada barışın. Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın.

Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Özlediyseniz çağın gerisinde kalmayı. Aydınlığa yeğliyorsanız kara geceyi.

Hala medet umuyorsanız

Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek… Karanlık geleceğe girsin diyorsanız,

Yobazın gazabından ürkerek… Diyorsanız ki, okumasın Kadınımız, kızımız;

Budur bizim alın yazımız…Unutun tüm dediklerimi.Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

Fazla geldiyse size, Hürriyet, Cumhuriyet…

Özlemini çekiyorsanız, Saltanatın, sultanın…

Hala önemini anlamadıysanız, Millet olmanın…

Unutun tüm dediklerimi. Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…

“RAHAT BIRAKIN BENİ…”